29.Simit&Çay Programı 11 Mart 2025, 11:55

Ergenlik ve aileler üzerinde çalışıyorum. Bugün de size bu pozitif psikolojiye yeni bir akım var. Amerika'da son 25 yıldır... Nasıl bir akım, onlardan biraz bahsedeceğiz. Teşekkür ediyorum.
Ben Recep Karabuzoğlu, 1968 Mayıncıhan Beyliği doğumluyum. 80 yılından beri burada çalışıyorum. Sanayiciyim.
Ben Halit Taraklı, Mayıncıhan Beyliği doğumluyum. 40 yıldır buradayım. Emekliyim. Şu an Konya Derneği yönetiminde hep birlikte çalışıyorum. İçimde her şey burada.
Ben Mustafa Kurt, Konyalıyım. 24 yıldır burada çalışıyorum. Emekliyim.
Ben Burçin Ak, Konya Yönetim Kurulu Başkanıyım. Herkesle birlikte yapıyoruz. Afiyet olsun.
Fübra Güler, TN Düşünce Kulübü Genel Başkan Yardımcısı. Hoş geldiniz hocam.
Ben Hayat, TN Düşünce Kulübü Kurucu Yardımcısı. Avukatım, 33 yıldır buradayım. Hoş geldiniz.
Tülay Armağan, Tokunsal Uyuşturucuyla Mücadele Bursa İl Başkanıyım. Ayrıca Medikabül Hastanesi’ndenim. İki kız çocuğu annesiyim. Burada olmaktan mutluyum. TN Düşünce Kulübü’ne de üyeyim bu arada.
Karadenizliyim değil mi Fatih Bey? Sesim gayet dur çıkıyor. Ben kız okumuş, felsefe öğretmeniyim. Ben Deponyalıyım. 5 yıldır Bursa’da yaşıyorum. Burada misafir olarak yer alıyorum. Hocamın ününe geldim.
Recep Alper Çelik, Yüceliyim. Hocam vesilesiyle geldim. TN Düşünce Kulübü’nü sosyal medyadan takip ediyordum. Vesile oldu sağ olsun. İktisatçıyım. Bursa Teknik Üniversitesi'nde öğretim üyesiyim.
Merhabalar, ben de Bursa Teknik Üniversitesi’nin öğretmeniyim. İktisatçıyım. Burada olmaktan sizinle çok mutluyum.
Ben de Enes Gerdaş, Yıldırım Tapu Müdürü’yüm. Aslen Ağrı Doğubeyazıtlıyım. 2011 yılından beri Bursa’dayım. TRD Düşünce Kulübü üyesiyim. Hoş geldiniz.
Ertan Özdemir, elektronik öğretmeniyim. TRD Düşünce Kulübü yönetim kurulu üyesiyim. Telekomünikasyon ve internet satış işlerimiz var.
Mehmet Erdin Kurov, aslen Bağlılıyım. 20 yıldır Bursa’dayım. TRD Düşünce Kulübü’nde üyeyim. Mesleğim mutaip, ama asla mutaip değilim.
Merhaba ben Hülya Söze, okul öğretmeniyim. Aslen Ercioğlu’yum. Bursa’da 1 yıldır görev yapmaktayım. Eğitim öğretim alanında 6-8 senedir çalışıyorum. Çocuklar için psikolojik destek nasıl olabilir, mutluluk hakkında bilgi alabilirsem çok mutlu olurum. Teşekkür ederim. Hoş geldiniz.
İsmet Zerber, TRD Düşünce Kulübü üyesiyim. Aramıza katıldığınız için çok mutluyuz, şeref verdiniz.
Fatma Güler, rehber öğretmenim. Ispartalıyım. Bugün burada ilk defa bulunuyorum. Bu etkinliği Bursa Gürbü’nden duyurusuyla öğrendik. Umarım devamı gelir. Teşekkür ederiz.
Hocam hoş geldiniz. Mehmet Karaman, 1980 doğumluyum. Avukatım.
Ben Mert. Bursa’da yaşıyorum. Yeni mezunum. Türkiye Düşünce Kulübü’nün duyurusuyla geldim.
Merhaba, ismim Bahar. Bursalıyım. Bursa’da mimar olarak çalışıyorum. Hoş geldiniz tekrar.
İlhan Bıçak, TRD Düşünce Kulübü’nde yönetim kurulu üyesiyim. Teşekkür ederiz. Hepinizin ayağına sağlık.
Bu Mart sabahının güzel saatlerini bizlere ayırdığınız için tekrar teşekkür ederiz.
Ben çok kısa TRD Düşünce Kulübü'nden bahsedeceğim. Akabinde sözü hocama bırakacağım, onu dinleyeceğiz. Sonunda da bir soru-cevap programıyla konuyu bitirmiş olacağız.
TRD Düşünce Kulübü, 2009 yılında Bursa Düşünce Kulübü olarak İznik'te kurulmuş bir kuruluştur. Kuruluş amacımız o günlerde Bursa'nın bütün sorunlarını dile getirmek, bu sorunlara çözümler üretmek ve bir fikir-düşünce platformu oluşturmaktı.
2018’de TRD Düşünce Kulübü’ne dönüştük çünkü artık sınırlarımız Bursa’yla sınırlı değildi. Şu an 55 ilde ve 18 ülkede temsilciliğimiz var.
Genel başkanımız Ercan Erkut ve yüksek istişare kurulu üyemiz Ali Molasani şu anda Balkanlarda, muhtemelen Bosna Hersek temsilcimizle toplantı halindeler. Sırbistan, Bosna Hersek, Karadağ, Rumeli, Bulgaristan ve Yunanistan temsilcileriyle bir Balkan programı yürütülüyor.
Düşünce Kulübü hem ulusal hem de uluslararası konularda; ekonomi, eğitim, sosyal, toplumsal ve yaşamsal bütün alanlarda fikir üretmek, bu fikirleri geliştirmek için faaliyet gösteriyor.
Muhsin İçay programlarımız var, cumartesi günleri farklı konularda konuklarla söyleşiler yapıyoruz.
İşrak adlı iki ayda bir yayınlanan bir dergimiz var.
2024 yılı için dört ana konuda çalışıyoruz:
-
Göç konusu
-
Madenler konusu
-
Ekonomi (özellikle emeklilik ve yoksulluk)
-
Planlama konuları
Bu konularla ilgili yıl sonuna kadar bir rapor hazırlayıp kitaplaştıracağız. Bu kitabı tüm kamu kurumlarına, sivil toplum kuruluşlarına, üniversitelere ve bireylere ücretsiz olarak ulaştıracağız.
Maksadımız topluma ve insanlığa fayda sağlamak.
Bugün Konya’dan misafirlerimiz Musa Bey, Halim Bey ve Recep Bey’i de davet ettik. Kendilerine ayrıca teşekkür ediyoruz.
Düşünce grubu, hiçbir partide ya da sivil toplum kuruluşunda görülmeyecek kadar farklı düşüncelerden, mesleklerden ve memleketlerden insanların bir araya geldiği bir oluşum. Bu kadar çeşitliliği bir arada başka yerde göremedim. Aynı masada oturup yemek yiyen ve fikir tartışan çok farklı insanların olduğu bir yer burası.
Bu yüzden düşünce grubu gibi ötekileştirmenin karşısında duran yapılara ihtiyacımız var.
Tekrar geldiğiniz için teşekkür ediyorum ve sözü hocama bırakıyorum.
Teşekkür ederim Fatih Hocam.
Şimdi size pozitif psikolojiyi anlatacağım ama önce psikolojiden genel olarak bahsetmek istiyorum ki daha anlaşılır olsun.
Son zamanların en popüler konularından biri, özellikle Amerika’da, belki de en etkili bilim dalı psikoloji.
Bizde etkisi var mı? Bizde sadece popüler bir bilim değil. Bizim yaklaşımımız farklı olduğu için, bizde diğer alanlar gibi biraz daha farklı yansıyor.
Ama Amerika’da en etkili alanlar psikologlara ait.
Peki psikoloji nasıldır? Dünya bu hale nasıl geldi?
Genel olarak sanılır ki psikoloji sadece bireylerin ruh sağlığıyla ilgilidir, ama bu doğru değil.
Psikolojinin ilk kuralları Almanya’da atılmıştır. Psikolojinin temeli Almanya’ya dayanır.
Ve biliyorsunuz ki psikologların çoğu Avrupa kökenlidir.
Sigmund Freud’dan tutun da Alfred Adler, Carl Jung gibi isimlerin hepsi Almanya kökenlidir.
Belki polemik olur diye söylemek istemem ama psikoloji de İsrailoğulları'nın etkili olduğu bir alandır.
Neredeyse bu alanı kuran tüm öncüler İsrailoğullarıdır.
Bu kişilerin Einstein gibi aynı dönemde öne çıktığını, 1. ve 2. Dünya Savaşları sürecinde etkili olduklarını görüyoruz.
Altı yıldır dil biliyorlar o yıllarda. Dünyadaki tüm siyasi akılları, ekonomik akılları, toplumsal akılları, dinli akılları yönetebiliyorlar. Dolayısıyla psikoloji dediğimiz vakit, şöyle düşünürsek, bir tane bilim, bu bilim insanların psikolojik sorumluluğunu belirliyor. O kişi aslında görünen taraf var. Psikoloji, dinleri yönetiyorlar, toplumları yönetiyorlar, dünyayı yönetiyorlar, her şeyi yönetiyorlar. Yani, sosyal medya falan değil de, mesela Batı'daki sosyal medya, şeylerin altında çalışan o yazılımcıların çoğu psikolog. Yani insanların nasıl yönetilebileceği, nasıl şartlandırılabileceği üzerine çok emek sarf ediyorlar. Bu tabii robotik insan yetiştirme süreci de var. Klonlanmış insan yetiştirme süreci de var. Bilmiyorum işte, biraz inançsızla karşısında ahir zamanlı insanlar da diyebilirsiniz ama, temelinde şu var, insanları artık şekillendiriyorlar ve yönetiyorlar. Şimdi bu, ilk biraz klasik psikolojiden bahsedeyim, 1800'de Yunanistan'dan dolayı, 1900'de başta, bu bir Alman. Yani onların hepsi Amerika'nın zanneder, ki değil. Alman bir doktor çıkıyor, doktor diyebilirsiniz, psikolog diyebilirsiniz. Çok hayal tercihleri var. Ama bu Alman zeki, eğitimde, zaten 6-7 yıldır adam çıkıyor. Biraz daha şöhret darlıyor. Hatta sivokul, ben size çok özel bir ayıptır söyleyeyim. Sivokul, bu morfine ve kokainle, mesela o dönemlerde kokain serbest kullanılıyor. Kendi de kullanıyor bir dönem. Kendi etrafına da kullanılıyor. Yani faydalı bir şey olduğunu düşünüyorlar. Kokainle morfine ameliyatlarda ilk uygulayan kişi. Hatta derler ki otobiyografi yazalım, morfine de gaz zahirdir. Dünyanın en zengin insanı olabilir bu derler. Şimdi düşünün ki bakın ameliyatlar yatacak, 1900'de başlıyor. İnsanların uyuşturulması gerekiyor. Ve bununla ilgili çalışmalar yattırılıyor. Bu morfine ilk ameliyat haline, yani o dönemki koşullarda uygulayan kişi. Ama bakıyor ki aradığı etkiyi yapamayacak, bir akım geliştiriyor. Kendi sonradan geliştiriyor. Tabi bir anda geliştirmiyor bunu. Demek ki insanlar, görünen kısmı, buzdağının bir ucu gibi. İnsanlar, bu buzdağının altı, insanın kendisidir. Peki insan bilim çarptığı yöntem, o zaman herkes kötüdür. Yani sonra, Freud maksası şöyle, bizim görünen kısmımız, sarsılmış, basmamış, sadece birbirimize düşünen gözükmek için, tırnak içinde, sempatik, sosyalleşebilmemiz için, iyi taraflarımızı gösterdiğimiz, masumiyetimizi gösterdiğimiz biz canlılarız. Ama gerçekte de, biz öldürme işgüdüsüyle dolu, vahşi, her türlü kötülükleri barındıran yaratıklar mısın? Dolayısıyla insan kötüdür der. Ve insan kötülüğe eğilimlidir der Freud. Dolayısıyla bu kötülükler, rüyalardan, şimdiye kadar, travmalarda, vesairelerde, ortaya çıkardı. Yani bir insan kötü olarak bakar, bir insan da, öldürmeye yönelik, temel işgüdülerin olduğunu söyler, bir kurşun şiiri verirken, insanın en güçlü şiiri, iki tane yönelik gücü vardır. Birisi, öldürme güdüsü, çok mantıklı bir şey aslında. Hani, çok kafamıza yatmıyor ama, bak o tüm toplumların, tüm insanların, var olmak şekliyle, öldürme üzerine kurdu. Savaşlar, silahlar, üretilenler, konuşmalar, her türlü yok etme üzerine kurdu. Der ki, ikinci siteler, ürene. Biz buna, şehvet ediyoruz. Her şeyi ne ediyoruz, ne neslinin devamı filan diyoruz ama, asıl şimdiki cinselliktir diyor. Yani nesli çoğaltmak, üretmektir diyor. Yani insanın hayatta, iki tane canlı şey vardır diyor. Birisi, sağlık almanın, diğeri üstü ödemek. Şimdi, sağlık almanın, algısını bozarsanız, insanı canlı olarak açtırırsınız. Cinsellik, diyor, insanın en ağır, en baskın güdüsüdür. Ve bu güdü, insanı sürekli yönetebilir. Biraz da, şöyle, kendimizi düşünelim, yorum yapalım. Çünkü yorum yaptığımız vakit, bu ışık, sulmanıyor. Tek kaldığımız vakit, ne düşündüğümüzü, biz kendi sorumluyabiliriz. Yani, Batı, şu anda, sigmun fırıldan sonra, insanların, cinsellikle yönetebileceğini anladı. Batı bunu çözdü. Yani, cinsellik, ben bu kadar, fırıldan sonra, gerçekten ben de, çok iyi, cinsellikle her şeyi yönetebilirsin. Yani bu cinsellikten kastım, şey değil, hani, insanların birlikte olmasından bahsetme, cinsel propaganda, yani, Instagram'ı düşün, Facebook'u düşün, diğer Twitter'ı, işte şeyi düşün, yani, insanların genel konuşmalarını düşün. İki şey var, ya sağlıklanlık, ya cinsellik. Başka bir şey var mı? Türkiye, yani, o esas, biz işte, Cuma'ya gidiyoruz, bir neden var mı? Resmi ekli, iki şeyden bahsediyoruz, ya sağlıklanlık, ya cinsellik. Şunlardan uzak durun, sürekli, yani sürekli, böyle bir propaganda var. Şimdi bu, olayın bir kısmı. Şimdi, bu Freud kısmı. Yine bir grup çıkıyor, nerede? Diyorlar ki, insan bir hayvanmış. İnsanların, düşünme kapasitesi, vardır, ama hayvanların da vardır. Bu tarihinin de bir şey olduğunu yaparlar. Onlar da şunu yaparlar. İnsan bir hayvandır, o zaman hayvanlar nasıl öğretebiliyorsa, insanlar da öyle öğretebilecekler. İddialı olan, iddialı olan, şaşırsam onu söyleyeyim de, işte o meşhur Pavlov, Ivan Pavlov, Siguner, biliyorsunuz, davranışçılık adlı o. Yani şu an ki, Türk Milli Eğitim Sistemi'nin, ve Türkiye Eğitim Sistemi'nin, ve dünyadaki pek çok eğitim sisteminin, temel davranışçılıktır. Yani şartlandırmadır. Yani sokaklardaki kırmızı ışık, sarı ışık, yeşil ışık, davranışçılık olduğunu koyduğu bir şeydir. Bize kıyafetleri, şekli, saçı, reklamı, şuna, buna, bilporta, her şeyi şartlandırabilme fikri de bunlara aittir. İnsanları, düşünelim, bir hayvandır, diyebilirler. Bir hayvan nasıl eğitebilirsek, tüm canlıların içinde eğitebiliriz derler. Askeri mantık gibi düşünün. Yat, yat, kalk, kalk. E şimdi sen şartlandırabilirsin. Eskiden bütün askerlikte, sol, sol dedin miydi? Orada askerlendirince, iki ay daha soluna başladılar. Değil mi adım atmaya? Şartlandırabilirsin insanları. Ve bunlar bunu başarıyorlar. Deniyorlar. Ve, dünyadaki reklamcı sektörünü ele geçiriyorlar. Mesela kafamda var ya, insanları şartlandırıyorlar. Mesela, ufak bir kola içmeyen var mı içimizde? Belki bir kişi. O da tadını merak ederek ölecek. İki kişi. Yani, bu hani, şey değil burada. Biliyorum, hiçbir şeyden bahsetmiyorum. Şartlandırılmaktan bahsediyorum. Kola içmiyorsak, kotoner yiyoruz. Kola içmiyorsak, bilmem, başka bir ürünü kullanıyoruz. Şartlandırıyorlar. Ve bu, adamlar da şunu savunuyorlar. Diyorlar, bütün canlılar ortaktır. Dolayısıyla her canlıya öğretebilirsin, diyorlar. Bu hayvan deneyleri, şimdi buradan çıkıyor. Bu hayvanlar deney yapıyorlar, şartlandırıyorlar. İnsanlar yapmıyor. Ha, bir sadece mesela, eğitimler tamamen bu davranışlar üzerinden geliyor. Mesela bu, kumar makinelerini bunlar üretiyor. Kumara insanı nasıl şartlandırılır? Mesela, bu ne kadar büyük bir sektördür? Yani şöyle düşünün. Merhaba. Merhaba. Hoş geldin. E, canım başka yok mu? Yani Türkiye'de, kumardan daha büyük, yani Türkiye'de değil mi, dünyanın kumardan daha büyük bir sektör var mıdır? Son işaretim, hani, belki dünyanın en önemli sektörü kumar. Bunu da bunlar değiştiriyor.
DİĞER FAALİYETLER
-
48.Simit&Çay Programı
07 Mayıs 2025, 11:01 -
46.Simit&Çay Programı
12 Nisan 2025, 10:09 -
45.Simit&Çay Programı
25 Mart 2025, 01:00 -
44.Simit&Çay Programı
17 Mart 2025, 14:20 -
7.Simit&Çay Programı
11 Mart 2025, 12:22 -
8.Simit&Çay Programı
11 Mart 2025, 12:22 -
9.Simit&Çay Programı
11 Mart 2025, 12:21 -
10.Simit&Çay Programı
11 Mart 2025, 12:21 -
11.Simit&Çay Programı
11 Mart 2025, 12:20 -
12.Simit&Çay Programı
11 Mart 2025, 12:19